Makale | Akbabaları Takip Etmeyi Unutma...


"He's got the whole world in his hands... He's got the whole wild world... in his hands"

5fccf5f742e4cd6d5abdec52fb5b5673.jpg


Profesyonel güreş sektörünün son yıllardaki belki de en büyük kan kaybı; Windham Lawrence Rotunda, daha iyi bilinen adıyla Bray Wyatt... Bu kaybı kelimelere sığdırmak nasıl olur bilemiyorum, bilhassa benim açımdan. Çünkü Bray Wyatt'ın bendeki yeri o kadar başkadır ki... Bu "başka" yı bu yazıda biraz daha açacağım.

bray-wyatt.gif
Brau-Wyatt-v-Taker_3274962.jpg


Wyatt Family ile beraber ana kadroya geldiği 2013 senesinden beri girdiği her hikayede ilgi odaklarını bir şekilde üzerine çekmeyi başaran bir adamdı Bray Wyatt. Beni de kendisini ilk izlediğim günden beri bu yeteneğiyle kendisine çekip sonrasında da kendisine hayran etti. 2014 senesinde The Shield ile girdikleri rekabet, hemen ardından o dönemde Wyatt'ın Cena ile muhteşem feudu, sonrasında 2015'te Road to WM 31'de Undertaker'a seslendiği segmentler. Bray Wyatt ile aramdaki bağı kuvvetlendiren dönemler tam olarak bu dönemlerdi işte. Yaptığı işi önemsediği ve sevdiği o denli belliydi ki, tabut yaktığı meşhur segmentte ve ondan 1 hafta sonrasında Undertaker'ın Wyatt'a verdiği cevap esnasında Bray Wyatt'ın hal ve hareketlerine, mimiklerine bir bakın. Sahip olduğu karakteri, aldığı rolü, içinde bulunduğu hikayeyi bu denli yaşayabilen kaç tane yetenek bulabilirdik ki bu sektörde? Ki bence profesyonel güreşi güzel kılan şey de böyle anlar değil mi? Nasıl ki futbolun içine duygular girmemiş olsaydı 22 adamın salt top teptiği, saman yemekten farksız bir şey olacağı gerçeği varsa profesyonel güreşte de hikayelerin ve duyguların yokluğu tam olarak saman yemeye benzer. Bray Wyatt bulunduğu her hikayede, izlettiği birçok segmentte bu farkındalığı bana tekrar tekrar yaşatıyordu ve böyle bir adama sıkı sıkıya bağlanmamak, severek izlediğim bu sporu/eğlenceyi bana sevdirecek birçok şeyi kendisinde barındıran bu adamı baş kefeye koymamak benim adıma elde bile değildi.

2013-2019 arasında bildiğimiz Bray Wyatt'ta da, 2019'dan bugüne kadarki "The Fiend" Bray Wyatt'ta da değişmeyen tek bir şey vardı. Kazansa da, kaybetse de, yanında ailesi olsa da olmasa da girdiği çekişme biter bitmez kendisine başka bir kurban bulurdu ve bu örüntü periyodik olarak devam ederdi. Feuda girdiği hemen her güreşçiyi bir şekilde yükseltmeyi, onları soktuğu hikaye sayesinde gerek arka alandaki yardımlarıyla gerekse ekranda gördüğümüz rol yeteneklerine dokunuşlarıyla mutlaka birkaç kademe yükseğe çıkarmayı başardı. Öyle ki, bugün kendisine dair anma mesajlarının birçoğunda meslektaşlarının hepsinin onun yardımseverliğinden ve temiz kalbinden bahsettiğini görebiliyoruz. Ringde yaptığı akıl oyunlarıyla dolu sihirleri bir yana, arka alanda da güreşçilere olumlu anlamda sihirli dokunuşlarının olduğu asla yadsınamayacak bir gerçek. The Miz ile girdiği hikayede dahi The Miz gibi bir karakteri bize olduğundan farklı, kayfabedeki The Miz'in iç dünyasına indiğimizde nasıl bir şeyin ortaya çıkacağını sunmayı düşünmemizi sağlayacak kadar özel bir gimmicke sahipti Bray Wyatt. Onu özel kılan bir şey daha; 2013'te ortaya çıktığı ilk karakteri, 2019'daki The Fiend, 2022'deki son karakteri... Bu karakterlerin hepsinin tepeden tırnağa mimarı, Bray Wyatt'tan başkası değil. Yarattığı karakterlerin altyapısı, derinliği, en ince detayı, bunların hepsi tamamen Bray Wyatt'ın eseri. 2014'te Bray Wyatt'ın o dönemki karakterine dair bir makale okumuştum ve o dönemde öğrenmiştim bu karakterin kurgusunun tamamen Bray Wyatt'a ait olduğunu. Beni belki de bugüne kadar okuduklarım arasından içerik bazında en çok etkileyen güreş yazısı olmuştu.

200.gif



Kariyeri boyunca oynadığı her karakteri, en ince detayına kadar kendi kurgulayan kaç tane adam sayabiliriz ki bu sektörde? Bunu sayamamak sektörü yargılamak minvalinde değil elbette, Bray Wyatt gibi ender bir yeteneğin bu dünyaya, bu sektöre nadiren düşeceğinin vesikası sadece. Öyle ki Wyatt'ın karakterlerine olan bu dokunuşu bununla bitmiyor, yer yer kendi hikayelerini de kendisi yazan ve yazdığı hikayeleri de seyirciye büyük oranda geçirmeyi başarabilen bir adam. The Fiend döneminin en önemli motifi olan Firefly Fun House segmentlerinin kurgulanışı tamamen Bray Wyatt'ın kendisine ait. Öyle ki, Firefly Fun House'daki tüm oyuncakların seslendirmesini dahi Bray Wyatt'ın yaptığını söylesem bu noktadan sonra çok da şaşırmazsınız herhalde. Bu şirketin tarihine pandeminin vurduğu "seyircisiz" WrestleMania 36 şovunda, hiç beklenmedik bir şekilde şapkadan tavşan çıkarırcasına çıkardığı Firefly Fun House Maçı'nı kazıyarak dün, bugün ve yarın konuşulacak tarihi bir işe imzayı atan da Bray Wyatt'tan başkası değil. Yazıyı yazmadan önce bu maçı bir daha izleyip yad ettim, 16 dakikalık bu sinematik resitali ne zaman izlesem ilk keyfiyle tek solukta izleyeceğimden kuşkum bile yok. Bu maçta kullanılan motifler, maçın içerisindeki hikaye örgüsü, John Cena karakterinin derinliğine nasıl inildiği gibi detayları mercek altına aldığınızda bile Bray Wyatt'ın bu konudaki üstün yeteneği bir kere daha gözler önüne çıkıyor. The Fiend karakteri ne yazık ki Goldberg, Randy Orton gibi talihsizliklerden ötürü pek de iyi anılarla hatırlanmasa dahi 2019-2020 döneminde bu karakter ile çıkarılan işlerin asla çöpe atılmaması gerektiği kanaatindeyim.

Bray Wyatt'ın bendeki "başka" sı bu şekilde işte. Profesyonel güreş camiası için çok büyük, bu sporu izleyen ve bu adamın sıkı hayranı olan benim için bu sektörün hiç kuşkusuz en büyük kaybı oldu. 10 sene boyunca yaptığı işlerle sonsuz saygıyı hak eden, benim hayatımda ve profesyonel güreş serüvenimdeki ayrı köşesi her zaman baki kalacak o adam... Benim için çok başkaydın, çok başkasın... Gittiğin yerde huzurlu olman dileğiyle, ve hep söylediğin gibi;

sakın akbabaları takip etmeyi unutma...
 
Anasayfa Üst Alt

Kolay Giriş Yapın: